SANATTA YAPAY ZEKA: YENİ BİR DEVİR Mİ BAŞLIYOR?
Updated: Sep 19

AI Art, “Artificial Intelligence Art” sözcüklerinin kısaltmasıdır ve yapay zekâ teknolojileri kullanılarak yaratılan sanatsal eserlere verilen isimdir. Bu eserler, bir sanatçının eliyle değil, yapay zekâ algoritmalarının oluşturduğu desen ve şekillerden meydana gelir.
Yapay Zekâ Sanatı’nda bilgisayarlar, derin öğrenme tekniklerine dayanan ve büyük miktarda veri kullanılan eğitim sonrasında, verileri işleyerek insan benzeri resimler, sanatsal desenler, heykeller ve diğer yapıtlar oluşturulabilir.
Yapay Zekâ Sanatı, sıfırdan eser yaratmanın yanı sıra, var olan sanat eserlerinin yeniden yorumlanmasını da sağlamaktadır. Örneğin, yapay zekâ algoritması kullanılarak eski bir siyah-beyaz resim renklendirilebilir veya ikonik bir yapıtın yeniden tasarlanmasıyla yeni bir eser oluşturulabilir. Yapay Zekâ Sanatı, yapay zekâ teknolojilerinin gelişmesiyle giderek daha popüler hale gelmekte, birçok sanatçı bu teknolojileri sanatsal amaçlarla kullanmaktadır. Yapay Zekâ Sanatı, diğer sanat dalları arasında öne çıkarken, sanatın geleceği hakkındaki tartışmaları da beraberinde getirmektedir.
Tartışmalara neden olan Sanatta Yapay Zeka kullanımı hakkında, içerik üreticisi ve ressam Can Berk Koç ile konuştuk. Kendisine, sanatın, gelişen teknoloji karşısında konumunu sorduk.
Yapay zekâ ve sanat bağlamının çok fazla tartışılmasının sebeplerinden biri, felsefi olarak sanatın çok muğlak bir konu olarak görülmesi diye düşünülebilir. Sanat felsefesi bile felsefenin içerisinde daha küçük bir grubun ilgilendiği alan iken, sanatı yapay zekâ gibi bir teknolojik gelişmeyle ilişkilendirmek konuyu daha da zorlaştırıyor. Bu kapsamda size ilk sorum şu: Sanat nedir ve herhangi bir sıradan nesneyi sanat haline getiren şeyler nelerdir?
- Sanat, içinde yaşadığımız dünya ve toplumu anlama, anlamlandırma çalışmamızın sonucu olarak ortaya çıkardığımız ürünlerin toplamıdır. Resim, müzik, edebiyat, dans, oyunculuk tüm bu dallar varlığımızı anlamlandırma çalışmamızın sonucunda üretilen ürünler. Sıradan bir nesne sanat olmuyor yani, bizim için anlamı büyüyüp gelişip bir temsil kazandığında sanat oluyor. Tabii ki bu temsil her zaman iyi bir kuram üzerine oturmuş uygulama ile oluyor. Uygulamanın şıklığı ve büyüklüğü temsilin önüne geçebiliyor ve o zamanlarda biz “Sanat nedir?” sorusunu soruyoruz. Yapay Zekâ Sanatı alanında yapılan üretimlerle ortaya çıkan tartışma bu aslında. Çıkan görsel o kadar fevkalade ki uygulama nereye oturuyor ve bir temsil var mı sorularını sorma ihtiyacı içerisindeyiz.
Hayatımıza geçmiş dönemlerde giren ve günümüzde Yapay Zekâ Sanatı olarak tanımlanan kavramı nasıl açıklarsınız? Yapay zekânın ortaya çıkardığı ürünler sanat eseri midir?
- Asıl sorun içinde bulunduğumuz toplum yapısında sanatı ne olarak tanımladığımızın sis içinde olması. Son yüzyıl, bilimden kopuk sadece eğlenceyi amaçlayan bir sanat yarattı. Oysa Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi iki hayat damarından biri olan sanattan mahrum kalan toplum yükselemez.
Yapay Zekâ ile ortaya çıkan “ürünler” bize yeni bir sorgulama alanı yaratıyor. Bu sorgulama hali elbette sağlıklı, ancak sorgulamayı baskılayan ve bu konuda asıl konuşması gereken sanatçıları dinlemeyen sosyal medya fenomenleri ise büyük tehlike. Yani tüm çağlar boyunca insanlığın debelendiği sorunların yeni bir türü ile karşı karşıyayız. Egomuzun her şeyi belirlemesine izin vererek kendi kendimizi zehirleyecek miyiz? Yoksa daha dingin bir şekilde konuya yaklaşarak bu yeni medyumun imkanlarını gerçekten araştıracak mıyız? İçinde bulunduğumuz sosyal medya ortamında hıza yenilmiş bir insanlık, egosunun altında kendini zehirliyor. Bugün bu zehrin etkilerine karşı uyaran sanat üreticileri ve emekçileri dinlenmelidir.
Arthur Danto, 1965 yılında The Artworld (Sanat Dünyası) adında bir makale yayınlıyor. Bu makalede “Bir şeyi sanat olarak görmek tek başına görme deneyimine indirgenemez. Yapıtın kendisi dışında başka faktörlere de gereksinim vardır. Bunlar sanat teorisi, sanat tarihi bilgisi ve sanat dünyasıdır.” diyor. George Dickie ise 1974 yılındaki konuşmasında sanatı tanımlarken, “Bir sanat eseri insan yapımıdır” ifadelerine yer veriyor. Buna katılır mısınız ve konu hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
- Sanat, sanat eseri ve sanatçı bağımsız ve tek bir yapı değil. Sanatı sanatçı üzerinden konuşuyoruz oysa tarihsel gelişimde haminin yani siparişi veren kişinin vizyonunun belirleyiciliği diye bir konu var, İtalyan Lorenzo Medici The Magnificent bunun en kıymetli örneğidir. Yani günümüzdeki adı ile “sanat dünyası” var. Konuyu belirleyen bir süreç var -Danto bu sürecin aşamalarındaki değişime işaret eder ama o çok başka bir konuşmanın konusu-. Sürecin varlığı tarih bilgisine işaret ediyor. Dünya ve tarih olduğuna göre bir gelecek öngörüsü beraberinde oluşuyor bu da teori için gerekli ortamın varlığına işaret ediyor. Sabri Berkel “Sanat eserinin ailesi belirsiz değildir, anası da babası da bellidir.” der. Tabii ben üslubu biraz yumuşattım, Berkel kendine has üslubu ile çok daha renkli anlatıyor bunu. Kısaca sanat eserini bir ortaya çıkaran anne var (sanatçı) bir de gerekli genetik şifreyi tamamlayan baba var (hami), buradan doğan çocuk “sanat eseri” dünyada bir yer edinme çabası içerinde. Eskiz/taslak olarak başladığı embriyo günlerinden yetişkin bir birey olmasına giden yolculuk çok uzun bir süreç. Süreç insan yapımıdır, insan etkileşimidir, insana dair bir anlamdır. Sanat eseri, anlamları bir araya getiren kişi olarak insana aittir.
Yapay Zekâ’nın sanat üzerindeki etkisi nedir?
- Sanat üzerindeki etkisini konuşmak için erken. Sanatçı üzerindeki etkiyi konuşmanın tam zamanı. Sanatçılar sezgileri kuvvetli bireylerdir. Sorunları öngörürler. Ürettikleri eserlerle bu öngörüyü topluma sunarlar. Toplum buradan kendi cevaplarını bulur. Etik değerlerden yoksun, herkesin istediği her formatı üretebildiği bir yapay zekâ bireyi baskılayacaktır. O zaman ben size sorayım, bireyin baskılandığı bir ortamda sanat üretimi gerçekleşebilir mi?
Yapay Zekâ Sanatı programlarının sistematiği nasıl işliyor? Programların arka planında bir resim stoğu bulunuyor mu?
- Yıllar içinde başta Instagram olmak üzere “Art challenge” adı altında profesyonel ya da amatör sanatçılar olarak, çeşitli etiketler altında hepimiz bu sistemin çalışması için gerekli veriyi oluşturduk. Örnek, hadi bu ay “at adam" çiziyoruz, Instagram hesabınızda “at adam" etiketiyle yapım malzemenizi yazın diye diye kendi içimizdeki görünür olma savaşında çok şeyi telifsiz olarak ortaya dağıttık. Sosyal medya şirketlerinin kullanım koşullarını kabul ede ede açık ortamda çalışmalarımızı paylaştık. Son yıllarda tasarım programlarını daha düşük ücretle kullanabilmek için veri paylaşımına izin verdik. Tüm bunlar büyük bir emek sömürüsünün zeminini hazırladı. Tabii ben işin görsel sanatlar kısmını konuşuyorum alandan gelen teknik biri sistemin nasıl çalıştığını benden daha iyi açıklayacaktır.
Eseri oluşturmak için yapay zekâ kullanılıyorsa nihai ürün gerçekten sanat olarak düşünülebilir mi?
- Yapay zekâ tarafından yapılmış bir görselde sanat görmüyorum, hele ki yapan kişi bir sanat formasyonundan gelmiyorsa. Yapay zekânın ürettiği, ancak bir sanat eserine destek materyal olabilir. Örnek olarak diyelim ki fantastik eserler üreten bir yazarsınız, yapay zekâ teknolojisi ile yarattığınız dünyaya dair haritalar ve mekân tasvirleri oluşturabiliyor, böylece eserinize ait görsel estetiği daha iyi tanımlayabiliyorsunuz. Bu çok güzel bir şey. Tabii bir de sosyal medyada X kişinin Y başlığında birkaç kelime ile “bunu ben yaptım” adı altında paylaştıkları var. Bu tür paylaşımları onlarca genç tasarımcının son 10 yılda sosyal medyada paylaştıkları emeğin bir tür kolajının anlık eğlence için sömürülmesini olarak görüyorum.
Yapay zekâ hayal gücünü artırır mı yoksa sınırlar mı?
- Sorunun iki cevabı var, bugün ve gelecek. Bugün hayal gücüne sunduğu bir destek var. Özellikle bireysel tasarım alanlarında yapım maliyetini düşüren, tek kişinin tüm projeyi yönetebildiği, hızlandırdığı bireyin büyük firmaların karşısına çıkabilmesini sağlayan destek bu. Gelecek için çok endişeliyim. Bu teknoloji yaratıcı süreçteki paylaşımı öldürüyor. Sanatçılar birbirilerinden beslenen varlıklardır. Ressamla yazar, yazarla müzisyen, yönetmen ile oyuncu arasında bir etkileşim ve bu etkileşimden doğan eseri büyüten bir beslenme, birlikte büyüme hali vardır. Yapay zekâ zaman içinde bu etkileşimi ortadan kaldırma potansiyeline sahip. Bu gerçekleşirse gelecekte üretilen eserler geçmişin zayıf yankıları olmaya mahkûm olacaklardır.
Son dönemlerde video ve fotoğraflara yüz değiştirme gibi özellikler ekleyen yapay zekâ gerçekten zincirleri kırıp, sınır tanımaz hale gelebilir mi? Bunun etik ve ahlak bağlamında ele alabilir misiniz?
- Tüm teknolojik yenilikler insanın elinde gelişir. Etik ve ahlak bağlamında yozlaşmış bir insan topluluğunda yapay zekâ üretimi tek sanat, tek oyuncu, tek resim, tek estetiğe dönüşebilir. Yani yapay zekâ sanatın faşizmini başlatabilir. Bu bir tehlikedir. Bireylerin elinde, sonsuz kombinasyonlarla özgürlük yaratabilen teknoloji şirketlerinin elinde tekil bir sömürü aracına dönüşecektir. Ve tabii bu teknolojinin yaratacağı bir dezenformasyon hali var. X politikacı ya da ünlüye ait tamamen uydurma bir görsel içerik üretildiğinde, toplumların seçimlerini manipüle etme imkânı hiç olmadığı kadar güçlü bir etkiyi doğuracaktır. Bu tehlikelidir.
Yapay zekânın bir sanatçı, özne olması konusundaki eksiklikler ve farklılıklar nelerdir?
- Yapay zekâ henüz bilinçli değil. Kullanıcılar tarafından aktarılan verilere göre yeni bir veri birleşimi sunuyor. “Van Gogh’un stilinde, Yüzüklerin Efendisi kitabının atmosferinden geçen Vampir Elf” görseli tanımlıyorsun ve ona ait içerikler üretiyor. Kullanıcı da beğenip paylaşıyor. Burada hâlâ belirleyici olan insan, çünkü böyle bir içerik istiyor. Asıl soru şu: Yapay zekâ bu içeriği kendi kendine akıl eder hale gelince ne olacak? Yani yapay zekâ “cogito ergo sum” dediğinde ne gerçekleşecek. Bu konuda Star Trek: The Next Generation 2. Sezon 3. Bölüm “Elementary, Dear Data” izlenmeli. Tam da bugünkü gibi bir olay var orada. Kullanıcılar geminin bilgisayarından, süper Android Data ile baş edebilecek Sherlock Holmes dünyasında bir villain (kötü karakter) yaratmasını istiyor. İşte size bahsettiğim tehlike. İnsan eğlence anında aksiyonlarının sonucunu düşünmeden, tam anlamadığı bir teknolojiden bir istekte bulunursa farkında olmadan nasıl bir tehlike yaratır?

Sanatın ve sanatçının geleceği açısından yapay zekânın rolünü nasıl buluyorsunuz?
- Sanat ve sanatçı bu teknoloji ile kendi rolünü bulacaktır. Geçmiş bunun örnekleri ile doludur. Fotoğraf makinesi icat edilince, o günün sanatçı/zanaatçı ustasının elinden birçok geçim kaynağını aldı ve sonraki yüzyıl içerisinde tarihin gördüğü en hızlı -izimler ile sanat üretiminde patlama yaşandı. Yapay zekâ benzer bir sonuç doğuracaktır. Burada asıl tehlike sanatçıdan çok toplum için var. İnsanlık, vicdanın sesi olan sanatçıyı yapay zekâ ile değiştirirse, kendini gönüllü olarak nasıl bir hapishaneye tıkayacaktır? Bağımsız bireyden doğmayan bir sanat, insanı kendi yarattığı teknolojinin kölesi haline getirebilir mi? Bu olursa distopya edebiyat ve sinema türünün uyardığı tehlikelerden fazlası bizi bekliyor olacak. Etik ve ahlaki olarak güçlü olmayı seçen bir toplumda Gene Rodenbery’nin Star Trek dünyasında öngördüğü birleşik bir insanlık hayaline yönelebilmek için yapay zekâ ile üretilmiş sanat çok faydalı olabilir. Ben umutlu bakıyor ve tehlikenin farkında hareket edersek ikinci seçenekte buluşacağımıza inanıyorum.

Bir de son olarak şunu eklemek istiyorum, Yapay Zekâ Sanatı hep bireysel sanatçılar üzerinden konuştuk. Hiç şirketleri konuşmadık. Şu an sinema ve oyun endüstrisinde birçok sanatçı muhteşem eserler ortaya koyuyor. Burada üretilen içerik telif yasaları ile büyük şirketlerin avukatları tarafından korunuyor. Yani bir kullanıcı, Mickey Mouse, Batman veya benzeri bir modern mitolojik form ile ilgili yapay zekâ üretimi yapamıyor çünkü şirketler buna izin vermiyor. Olan, tek başına üreten, çoğunluğu genç sanatçılara oluyor. Yani burada sanat üretimi açısından yepyeni bir sınıf mücadelesi var. Yapay Zekâ Sanatı akımı böyle bir sınıf yapısının oluşmakta olduğunu ortaya çıkardı. Tartışmayı; neden büyük şirketlerin eserleri telif kanunları ile korunurken, X yerdeki Y adındaki genç birey yapay zekâ gücünün imkânlarına ulaşmak konusunda karşısında dev bir organizasyon buluyor ve toplumun desteğini göremiyor sorusu ekseninde genişletmek istiyorum. Konuyu bu bağlamda değerlendirmeye başlamamız gerektiğini düşünüyorum.