Merhaba Sevgili Dünya Vatandaşları,
YouTube günlükleri adını verdiğimiz ve her ay "Fevkalade Sohbetler"e dair gelişmeleri paylaştığım bloga hoşgeldiniz. Bir önceki günlüğümüzde Fevkalade Sohbetler'in 15 aylık yaratım sürecini teknik açıdan anlatmış idim. Şimdi bu videoların birde zihinsel içeriği var. Bu süreç nasıl işledi? Neler Hissettim? Video içeriğimiz nasıl oluştu? Neler değişti? Neler dönüştüme uğradı biraz bahsetmek istiyorum.
Önce bir pilot bölüm çektim. Burada neden bir youtube hesabı açtığımdan, neler konuşmayı planladığımdan bahsettim. Bu videoda sözü edilen içerik bugün geldiğimiz noktadan çok farklı ve aynı zamanda aynı. Farklı olan kısmı daha "şamata" bir vlog sözü veriyor olmam, aynı olan kısmı ise olaylara farklı açılardan bakarken, hiç birşey söylemiyormuş gibi yapıp çok şey söylemek isteği, bir anlamda derdimi işaret ediyor oluşum var burada. Gerçektende Fevkalade Sohbetler 15 ayda gerçekleştirdiği 100 videoda bunu başardı. Dilerseniz önce ilk içeriğim olan pilot bölüm ve ilk 30 videodaki maceram ile başlayalım.

Pilot bölüm adını verdiğim ilk çekimde bu mecrayı bir delirme alanı olarak kullanacağımdan ve trafikte dura dura delirdiğimden bahsediyorum. Fevkalade'nin ilk kıvılcımı gerçektende bir cumartesi akşamı Aksaray'da trafikte 15dk. kımıldamadan durduğum ve sinirden aklımı kaçırarak arabada çekip paylaştığım bir video ile başladı. Bunu trafikte dururken çektiğim başka instagram storyleri izledi. (Bu kayıtlar bugün elimde değil, kayıt etmeden çekilmişlerdi.) İstanbul trafiğini, hayat şartlarının ve tanık olduğum saçmalıkların bir tür dışa vurumu olan videolar güzel tepkiler aldı. Öğrencilerim bir süredir böyle birşeyi, çizim üzerine olan kısmı, bana öneriyorlar, yakın dostlarım ise sanat konuşmaları önerisinde bulunuyordu. Bu instagram storyleri sonrası bu önermeler arttı ve ben bir gün (3 şubat 2019) yayında bir sitem ifadesi olarak "fevkalade" sözcüğünü kullandım. Kendi sesimin tınısı o kadar hoşuma gitti ki adı "Fevkalade Konuşmalar" olan bir seri güzel olur diye düşündüm. Fikri eşim Sıla Güven'e açtım ve o bana "konuşmalar" yerine başka bir şey demem gerektiğini söyledi, ben "Fevkalade Sohbetler" nasıl diye sordum. "Süper, başla..." dedi. O gece bir iki deneme yaptım. Nasıl daha iyi açılar bulurum, nerede çekmeliyim vs. sonra çekimi yaptım. Çekim öncesi oğlumla bir fotoğrafımız var. O uyuduktan sonra çektim, böylece neredeyse tüm yayınların çekim zamanı olan 22:00 ilk günden sabitlendi. Gece yarısı Fevkalade Sohbetler youtube kanalı ilk videosunu yayımladı.
İlk yayın öncesinde oğlumla bir fotoğrafım var, paylaşmak istiyorum. Yayınlar sırasında adını hiç telafuz etmedim, hep "küçük adam" olarak geçti, onun bireyselliğine olan saygım ve bunu 18 yaşına gelene kadar koruma isteğim ilk günden şekillenen yayın ilkelerimden biri oldu. "Fevkalade Sohbetler" küçük adama hediyemdir. Olur ya o yetişkinliğe erişmeden bu dünyadan ayrılırsam, nasıl ki ben babam Nevzat Koç'un şiirlerini okuyor günlüklerine bakıyorum, onunda hatırlayacağı kalıcı bir iz olsun dürtüsü hep benimle oldu. Melankolik bir bakış açısı biliyorum lakin Daytripper adlı çizgi roman incelemememde bahsettiğim gibi, herşey evlatlar için...

5 Şubatta ikinci video olan "sandık" çekildi. Burada o sırada içinde olduğumuz seçim atmosferi etkili. Bu videoyu tekrar izleyince politik içeriğin bana uygun olmadığına karar verdim. Ben sanat konuşmalıydım. Ardından beni delirten bir başka konu "herkes resim yapabilir mi?" geldi. Bu video aynı zamanda dekorda kitaplarımı kompozisyon olarak tematik kullanmaya başladığım ilk videodur. Çok olumlu tepkiler aldım. En güzeli anneannemden geldi. Sanatçı çocuklar, torunlar yetiştirmiş, Türkiye'nin ilk özel sanat atölyelerinden birini kuran çocukları ile 30 yıl omuz omuza çalışmış, köy enstitüsü mezunu, 86 yaşında bir öğretmen bana "videodan birşeyler öğrendiğini" söyleyince yayınlarımın içeriği ve gideceği yol şekillendi.
Bu videodan sonra farklı konu başlıkları ve oynatma listeleri fikri geldi ve Çizgi Roman İnceleme serisinin ilk videosu Batman'i çektim. Bir diğer konu başlığı olarak Güzel Sanatlara Hazırlanmak videosu geldi. Böylece oynatma listesi oluşturma başlamış oldu. Bu videolarda Türkiye'de yapılmayan ama yurt dışında youtube'da izlediğim ve çok beğendiğim formatın ilk adımlarını attım. Harry Potter Okumak ve Potter serisi videoları bu fikirle doğdu.
Konularım genellikle genç izleyiciyi kültür-sanat üzerine düşündürmek ve ilgilerini çekmek kaygısı ile ilerliyordu. Sadece sanat konuşsam, yurtdışı örnekleride benzer sonuçlar veriyor, bu kitleye ulaşmakta sorun yaşardım. Oysa Harry Potter, Batman gibi konular genç izleyiciye ulaşmamı sağlıyordu, bunların içine ilgili yerlere kart, bitiş ekranı gibi youtube özelliklerini ekleyince kitlemle iletişimimi artırma düşüncesi vardı. Tabi birde yeni kurulan kanalda belli sayıda video olmalıydı. "Kimse 3 video yüklü bir kanala abone olmaz" diye düşünerek ilk ayları farklı içerikler ve arşiv oluşturarak deneyler yaparak geçirdim. Bunun çok doğru bir karar olduğunu sonra öğrenecektim.
Arada ise konuşmak istediğim başka konuları konuşuyordum. Beylikdüzü videosu böyle bir video oldu. Anneannemle yaptığım 3 serilik Köy Enstitüsü Röportaj videoları ise arşiv yaratmak için görev bilinci ile yaptığım ve çok gurur duyduğum bir iş oldu. Bu videolar daha sonra geliştireceğim ve hala üzerinde çalıştığım "Sohbet-Röportaj" serisinin başlangıcı olmuştur. Röportajları sınırlı ekipmanımla (iPhone SE ve basit yaka mikrofonu) çektiğim için beni tanıyan ekipmanımı eleştirmeyeceğini bildiğim kişilerle yaptım. Burada Ercan Gür - Artgarage ve Celallettin Tandoğdu - Birgrupinsan videolarında verdikleri destekler için teşekkür ediyorum.
İlk videolarda hiç montaj olmadan direk çekiyordum. Bir gece "eskiz yaparak fikir nasıl geliştirilir?" videosu sırasında G12'nin 27.dakikada kart dolu işareti ile işimin bitmesine 3 dk kala yarıda kaldı. Çektiğim ilk çizim videosuydu bu ve instagramdan canlı yayındı. Mutlaka paylaşmalıydım. İki seçeneğim vardı ya baştan yapacaktım ya da son 3 dk.yı çekip montajlayacaktım. Sözümü yuttum ve o gece internetten video editleme programları inceleyerek iMovie kullanmayı öğrendim. (bana çok yardımcı olan video'nun linki için tıklayın.) Videoyu montajladım ve bu öğrenme John Howe, Daytripper gibi videoların doğmasına sebep oldu.
Mayıs 2019'a doğru yaratıcılık sıkıntısı yaşadığım bir dönem oldu. Arşive, kitaplara, derslerime döndüm. Oradaki sunumlardan videolar planladım. Desen - Bir Düşünce Biçimi, D Grubu, İllüstrasyon - Bir İfade Biçimi, bu planın ürünleridir. Sıkıştıkça hep bu yönteme geri döndüm ve birçok video çektim.
Yaz gelince güzel sanatlar ve yetenek sınavları ile ilgili videolar çektim. Bunlar aynı zamanda istasyon sanat akademisi için yaptığım çalışmalardır. Aynı zamanda kurumsal video hazırlığı yapıp başkaları için birşeyler yapılabilir mi arayışıdırlar. Çok faydasını gördüğüm bir içeriktir. Zaman zaman bu tip işlere devam ediyoruz.
Bazı gündem videoları çektim. YTU'de öğrencilerin resimlerinin indirilmesi olayına çok içerlendim, Nü Resim tartışmasına kızdım, Yetenek Sınavları ile ekimde çıkan kararlara tepki videosu hazırladım. Bu videolar güncel içeriğin önemini öğretti. (gösteri sırasında "aa siz fevkalade sohbetlersiniz, video için teşekkürler" diyen gençlerle tanışmak ayrı bir mutluluk ve gurur oldu.) Nü Resim hakkında çektiğim videomla gurur duyuyorum, o video sonrası YTU videosunu kaldırdım çünkü kurum ve kişi eleştirisi yapmak asıl problemden uzaklaşmaktı. Çıplak İnsan Figürü Neden Çizilir? Sanatçılar neden önemser? çok derli toplu bir iş oldu, derdimi tam anlattım, google aramalarda çıkabilmesi için adını "Nü Çizim"den "Çıplak İnsan Figürü çizimi"ne çevirdim. Ressamların politik iklim sebebi ile "Nü" kelimesini kullanmamayı seçmesine hala içerleniyorum.
Eylül 2019'da 500üncü aboneye ulaştıktan sonra sadece içerik değil, izlenme süre ve sayılarını yükseltmek bir dert oldu. Kameramın kalitesini yükseltmek için arayış yaparken Canon M50 inceleme videosu sayesinde keşfettiğim "Thinkmedia" adlı kanalda youtube'da video yapmak üzerine çok şey öğrendim. İllüstrasyon - Bir İfade Biçimi bu öğrenmelerin sonunda çektiğim, thumbnail kullanmaya başladığım, kamera açımı ve montaj tekniğimi değiştirdiğim ilk video oldu. Sonra tüm videoları bu biçimde yaptım ve 1.5 ayda 500 yeni abone kazandım, artık daha çok izleniyordum, yorum alıyor, kendi çevrem dışına ulaşıyordum.
Kasım-Aralık 2019 en karanlık aydı. Şehir değiştirmek, ekonomik sıkıntılar ve bilgisayarımla yaşadığım teknik aksaklıklar yüzünden hiç üretemedim diyebilirim. 6 Aralıkta "sık kullanılan desen terimleri" serisinin ilk videosunu yaptım, çok teknik yapım videosu, youtune eğitimleri izledim ama hiç ürün çıkaramadım. Öğrendikçe konu zorlaştı, çektiklerimi beğenmedim ve yayınlamadım. En ufak bir olumsuzluğa büyük tepkiler verdiğim, kendimi sürekli eleştirdiğim, içten içe sürekli şikayet ettiğim bir dönemdi. Sonra yılbaşına doğru kendimle yüzleştim, sıkıntılarımla ilgili şikayeti bıraktım. Madem hiç birşey istediğim gibi olmuyordu, o zaman Fevkalade Sohbetler aynı zamanda bizim kendi medyamız olacak, eserlerimizi anlatacak, bizi hiç tanımayan insanlara ulaşmamızı sağlarken diğer yayınları yapacaktı. Evde kısa bir yılbaşı videosu çektim. O sırada oğlum birkaç gündür hastanedeydi akşam yanlarına döndüm, hastanenin interneti ve iPad ile videomu tamamladım. 1.5 aydır kendi kendime işkence ettiğimi ve tek çözümün üretmek olduğunu, youtube videosu hazırlamakla resim yapmak arasında hiç bir fark olmadığının idrakına vardım. İkisi içinde teknik imkanlardan şikayet etmeden önce üretmeniz gerekiyor, beraberinde kuralları öğrenmeli ve son olarak o kuralları uygun şekilde bükmeyi bilebilmelisiniz. Ürün çıkarmadan sonuç hayal etmek fiziki dünyada ne kadar yanlışsa, dijital dünyada da o kadar yanlış.
Ocak 2020 artık Fevkalade Sohbetler'in 1. yaşını kutlamasına 1 ay kala 1000 abone rakamına ulaşmak ve üretmediğim 2 ayı toparlamak için çalışmakla geçti. Kendi sanat çalışmalarımı anlattım "ressam, bir resmi nasıl yapıyor?" Fevkalade Sohbetler'i daha kişisel bir dokunuş katarken burada planladığım herşeye dair bir denge oluşmuş oldu.
Tabi bu 9 aylık sürede çeşitli sergi videoları hazırladım. Bazıları iyi bazıları kötü oldu. Normale dönelim, sergiler açılsın gene video yapmak istiyorum.
Şubat 2020 İngiltere'de yeni imkanlara dair haberle ve Birmingham seyahati ile geçti. Coventry'de yeni seri ilgili duyuru videosu yaptım, yurtdışında okumak üzerine şahane bir planım vardı. Meğer Covid olacak ve bu videoları hiç yapamayacakmışız.
Mart 2020 Covid sebebi ile herşey durdu. Kuşadası'na döndüm. Aile ile olmak nasıl iyi geldi anlatamam. Burada bir ara açık paylaşımlı yayın yapmadım. Öğrencilerimizle olan iletişim ve eğitimin aksamaması için 5 video çektim ama hiç birini kanalda açık paylaşmadım. O bilgiler İstasyon Sanat'ta yer alan öğrencilerime ait. Fevkalade Sohbetler bir can simidi gibi bu dönemde yardıma yetişti. Covid günlerinin en büyük faydası çizim videosu hazırlamak ile ilgili sıkıntılarımı yenmeme yardımcı olması oldu. Bilenler bilir ben titiz bir sanat eğitmeniyimdir. Birşeyi ya öğrenir iyi anlatırım ya da hiç yapmam bilenden rica ederim. Nasıl öğrencileri üzerinden ego tatmin eden sanatçı hocalardan tiksiniyorsam, youtube'da 3 öğrenciden özel ders almak için kötü kötü çizimler paylaşanlardan o kadar tiksiniyordum ve beğenmediğim şeyi hiç yayınlamadım. (kasım-aralık süreci birazda bu titizlik sebebiyle ile yaşanmıştı.) Tabi covid bahane dinlemedi, öğrenciler yarı yolda bırakılamazdı, önceleri çok zorlansamda, çok güzel içerik ürettim. Bu üretim sırasında başkalarına video çekimi öğretmem gereken zamanlarda oldu, güzel bir deneyimdi.
Öğrencilerime verdiğim tavsiyeye önce kendim uydum ve kendimi üretime verdim. Bu sayede Covid günleri online dersler ve video derslerle hızlı, üretken geçti. 8 Nisan'da Fevkalade Sohbetler ilk canlı yayınını gerçekleştirdi. Canlı resim yaptım, konu olarak Yerdeniz'e ve Ursula K. LeGuin'e geri döndüm, bu bana çok iyi geldi. Bu yayınlarla birlikte canlı yayın süreci ve Yalın Sanat ile gerçekleştirdiğimiz Salı instagram konuşmaları başladı. Canlı Yayın süreci başka bir "youtube günlüğü" konusu olarak anlatacağım için şimdilik burada bırakıyorum.
3 kişi bu yayınlar ve içeriğine tüm süreç boyunca çok büyük katkılar sağladı. Eşim Sıla Güven, annem Ressam Hülya Düzenli ve Dostum/Meslektaşım Tamer Poyraz Demiralp. Fevkalade Sohbetler onlar olmadan olamazdı. Canlı Yayın sürecinde güzel arkadaşım Gözde Dikmen ve eski öğrencim şimdi asistanım çizer Deren Bicik büyük destek verdi. Mercan Demirbağ, Umut Saim Balkır ve Ercan Gür önerileri ve destekleri ile yayınlarıma değerli katkılar sundular. Evet belki Fevkalade Sohbetler'de fiziki olarak herşeyi ben yapıyor olabilirim ama bu kişilerin katkıları o kadar önemli ve özel ki, o katkılar olmadan bu iş bu güzellikte olmazdı. Bu sebeple bu değerli katkılardan başka bir yazıda bahsetmek istiyorum. Şimdilik sadece teşekkür ediyorum.
Tüm bunlardan sonra diyebilirsiniz ki "neden bu kadar ayrı başlık? neden tek bir konu değil? neden sadece eğitmenliği ya da ressamlığın değil?" En başından beri derdim farklı ve çeşitli bir içerikti. Sanat tek bir kalıba sığamayacak kadar büyük bir şeyken, ben nasıl onu bir kaba sığdırmaya çalışabilirdim ki? Bu yayınlara başlamadan önce(aralık 2018) okuduğum Ursula K. LeGuin'in "zihinde bir dalga" adlı kitabı hep rehberim oldu. Ursula K. LeGuin "zanaat olmadan, sanat olabileceğini sanıyorlar oysa yanılıyorlar" derken ne kadar haklı... Bir yazar, ressam, koreograf, kompozitör, yönetmen hepimiz bir çok kaynaktan besleniyoruz. Bu kaynaklarla zanaatımızı geliştiriyor sonra üretiyoruz. İnsan hiyerarşik bir yapıda değil organik bir yapıda yaratıcılığının en üst seviyesine ulaşıyor. O zaman kültür-sanat üzerine yayın yapan bu kanal, organik bir yapıda olmalı ve zaman içerisinde gelişmeli diye düşündüm, buna göre içerik ürettim.
Evet sevgili dostlar, okudunuz teşekkür ediyorum. Uzun yaşayın ve parlayın. Önümüzdeki ay bir başka "youtube günlükleri"nde Görüşmek üzere
Ressam Can Berk Koç
Comments